Yaklaşık bir buçuk yılı aşkın bir süredir Malatya'da çalışmalarımızı yapıyoruz. bizlere emanet edilen milli görüş sancağını Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Malatya'nın da her yerine taşıyoruz. ilçelerimizin çalışmaları kongrelerinden itibaren başlamıştı ancak ilçe binası araması ve malum pandemi sürecinden dolayı açılışlarını yapmak bugüne nasip oldu.
ilçe başkanının ve yönetiminin Yazıhan için hayırlı çalışmalara imza atacağına inanıyorum.
Başkan Yıldırım ; Malatyamızın marka değeri olan gözümüzün nuru, çoğu vatandaşımızın geçim kaynağı olan kayısımızın artık hasat dönemi başlıyor. İnşallah kazasız belasız ve hak ettiği değeri bulabilecek bir kayısı hasat dönemi olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Yaklaşık 8 milyon kök kayısı ile dünya kayısı başkenti olan şehrimizin bu değerine sahip çıkmak üreticisine, pazarlamacısına kadar emeği geçen herkese kol kanat germek hepimizin boynunun borcudur. Özellikle biz siyasilerin Malatya bazında temel görevlerinden biridir.
Kayısımız ve kayısı üreticilerimiz için bizlerin proje çalışmaları var ve çalışmalarımız sürüyor. Bizler milli görüş belediyeciliği anlayışıyla üretim merkezi yönetim anlayışını esas gaye yapıyoruz, zira üretmeyen toplum ve devlet tükenmeye ve dışa bağımlılığa mahkumdur.
Bugün Allah'a şükür tarım ürünleri içerisinde değeri azımsanmayacak derecede iyi olan Malatya kayısımız ihracat ürünleri arasındadır.
Başkan Bila Yıldırım ;
Malatyamızın en önemli sorunlarından biri ise depreme hazırlıklı bir şehir olmamasıdır.
1. Derece deprem kuşağında bulunan şehrimiz olası büyük depremlere karşı hazırlıklı olmadığını 24 ocak'ta meydana gelen Elazığ depreminde görmüş olduk. Bu noktada ivedilikle kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmelidir.
Zira halkımızın daha fazla acıya tahammülü yoktur.
Bu konuda yerel yöneticilerin genel üreticilerle her an koordinasyonlu bir şekilde çalışmaları gerekmektedir ve bu çalışmaları halka açık bir şekilde paylaşmaları gerekmektedir. Şehrimiz konumu itibariyle Doğu Anadolu Bölgesi'nin en önemli çekim merkezlerinden ve devamlı göç alan önemli şehirlerinden biridir. Bu kadar kritik öneme sahip olan şehrimizin deprem noktasında da kritik adımlara ihtiyacı vardır.
Hepimiz buralarda yaşıyoruz, hepimiz çok açık bir şekilde görüyoruz ki çok eski binalardan tutun kerpiç evlere kadar birçok depreme dayanıksız ev mevcuttur.
Bunu Elazığ depreminden sonra hasar tespit çalışmaları yapan görevlilerin vermiş oldukları raporlar doğrultusunda ne kadar hasarlı ve depreme dayanıksız ev olduğunu apaçık görmüş olduk. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak deprem Malatyamızın en önemli sorunudur ve acilen kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirerek müdahale etmek gerekmektedir.
Tabii Malatya gündeminin yanı sıra bir de ülke gündemimiz hakkında da birkaç şey söylemek istiyorum. Ülkemizin Libya politikası hakkında bugün resmen kurtlar sofrasına dönmüş Doğu Akdeniz'de menfaatlerimiz doğrultusunda hareket etmemiz elzemdir. Bir yanda Yunanistan, İtalya, Mısır , İsrail diğer yanda Akdeniz'e kıyısı bile olmamasına rağmen Haftere destek verip kendine pay çıkartmaya çalışan Rusya, bir tarafta ise Libya'nın ulusal çıkar ve haklarını korumak isteyen Türkiye.
Başkan Yıldırım ;
Libya politikamız kesinlikle kararlılıkla sürdürülmeli ve batılı emperyalist güçlerin aynen Suriye ve Irak'ta yaptığı gibi Libya'yı petrolü için bölünmesine izin vermemelidir. Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Sayın Sarraç'ın da ülkemize karşı olan olumlu tutumu ile bu süreci en sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde Arap Ligi olarak adlandırılan sözde Arap ülkeler birliği Türkiye'nin Libya iç işlerine karışmasına tepki göstermişti. Henüz kendi ülkelerine söz geçiremeyen, kendi başlarına karar dahi alamayan, Amerikan mandası konumunda olan, demokratik yollarla seçilmiş ancak darbe ile devrilen ülkeler ve liderler karşısında sessiz kalan bu birliğe tek sözümüz şudur ki; Türkiye asla haksız olduğu yerde durmaz. Osmanlı Devleti'nden bu yana her zaman sulh ve adalet ile süregelen devlet anlayışımız bugün Libya gibi tüm mazlum ülkeler için de geçerlidir.
Değinmek istediğim bir diğer konu ise askeri darbe yönetimlerinden kalma olan, halen daha ülkemizde Adalet ilkesine aykırı olan yüzde on seçim barajı hakkındadır.
% 10'luk seçim barajı adalet ilkesine aykırıdır ve halkın iradesinin tecellisine karşı en büyük engeldir. Askeri darbe yönetimlerinden kalma olan bu yüzde 10'luk seçim barajı sebebiyle 5 milyon oy alan bir parti dahi mecliste temsil hakkını elde edemiyor. böylelikle 5 milyon oy almış bir partinin milletvekillerini barajı geçmiş olan partiler alıyor.
Diğer bir yandan 2002 seçimlerinde oyların 3'te 1'ini alan bir parti mecliste 3'te 2'sini oranında temsil hakkını elde edebiliyor. Bugün gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen hatta gelişmekte olan ülkeler olarak da nitelendirilen ülkelerde dahi görülmeyen seçmenin tercihleri ve millet iradesinin önüne set çekilmesi manasını taşıyan Bu uygulamanın bir an evvel terk edilmesi gerekmektedir. Yeniden Refah Partisi olarak bu adaletsiz ve mantıksız millet iradesini, temsilde adalet ilkesini hiçe sayan uygulamanın bir an evvel kaldırılmasını seçim barajı'nın hiç olmazsa %5'e indirilmesini talep ediyoruz.
Son olarak ülkemizin bir diğer gündem maddesi ise yüzyıllardır fethin sembolü olan Ayasofya Camii'nin açılma polemiğidir. Bizler Yeniden Refah Partililer, Milli Görüşçüler olarak kim açarsa açsın yeter ki açılsın, bu hasret ve matem bitsin istiyoruz.
Bugün iktidarda Tayyip bey var o açarsa da destek veririz devlet bey'de açsa destek veririz Kemal bey de açsa destek veririz. Zira yapılan polemiğin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde CHP milletvekilinin Ayasofya'nın yanında Sultanahmet Camii'nin de müze olması gerektiğini söyleyen açıklamalarını talihsizlik olarak nitelendiriyorum. dedi.
ilçe başkanının ve yönetiminin Yazıhan için hayırlı çalışmalara imza atacağına inanıyorum.
Başkan Yıldırım ; Malatyamızın marka değeri olan gözümüzün nuru, çoğu vatandaşımızın geçim kaynağı olan kayısımızın artık hasat dönemi başlıyor. İnşallah kazasız belasız ve hak ettiği değeri bulabilecek bir kayısı hasat dönemi olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Yaklaşık 8 milyon kök kayısı ile dünya kayısı başkenti olan şehrimizin bu değerine sahip çıkmak üreticisine, pazarlamacısına kadar emeği geçen herkese kol kanat germek hepimizin boynunun borcudur. Özellikle biz siyasilerin Malatya bazında temel görevlerinden biridir.
Kayısımız ve kayısı üreticilerimiz için bizlerin proje çalışmaları var ve çalışmalarımız sürüyor. Bizler milli görüş belediyeciliği anlayışıyla üretim merkezi yönetim anlayışını esas gaye yapıyoruz, zira üretmeyen toplum ve devlet tükenmeye ve dışa bağımlılığa mahkumdur.
Bugün Allah'a şükür tarım ürünleri içerisinde değeri azımsanmayacak derecede iyi olan Malatya kayısımız ihracat ürünleri arasındadır.
Başkan Bila Yıldırım ;
Malatyamızın en önemli sorunlarından biri ise depreme hazırlıklı bir şehir olmamasıdır.
1. Derece deprem kuşağında bulunan şehrimiz olası büyük depremlere karşı hazırlıklı olmadığını 24 ocak'ta meydana gelen Elazığ depreminde görmüş olduk. Bu noktada ivedilikle kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmelidir.
Zira halkımızın daha fazla acıya tahammülü yoktur.
Bu konuda yerel yöneticilerin genel üreticilerle her an koordinasyonlu bir şekilde çalışmaları gerekmektedir ve bu çalışmaları halka açık bir şekilde paylaşmaları gerekmektedir. Şehrimiz konumu itibariyle Doğu Anadolu Bölgesi'nin en önemli çekim merkezlerinden ve devamlı göç alan önemli şehirlerinden biridir. Bu kadar kritik öneme sahip olan şehrimizin deprem noktasında da kritik adımlara ihtiyacı vardır.
Hepimiz buralarda yaşıyoruz, hepimiz çok açık bir şekilde görüyoruz ki çok eski binalardan tutun kerpiç evlere kadar birçok depreme dayanıksız ev mevcuttur.
Bunu Elazığ depreminden sonra hasar tespit çalışmaları yapan görevlilerin vermiş oldukları raporlar doğrultusunda ne kadar hasarlı ve depreme dayanıksız ev olduğunu apaçık görmüş olduk. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak deprem Malatyamızın en önemli sorunudur ve acilen kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirerek müdahale etmek gerekmektedir.
Tabii Malatya gündeminin yanı sıra bir de ülke gündemimiz hakkında da birkaç şey söylemek istiyorum. Ülkemizin Libya politikası hakkında bugün resmen kurtlar sofrasına dönmüş Doğu Akdeniz'de menfaatlerimiz doğrultusunda hareket etmemiz elzemdir. Bir yanda Yunanistan, İtalya, Mısır , İsrail diğer yanda Akdeniz'e kıyısı bile olmamasına rağmen Haftere destek verip kendine pay çıkartmaya çalışan Rusya, bir tarafta ise Libya'nın ulusal çıkar ve haklarını korumak isteyen Türkiye.
Başkan Yıldırım ;
Libya politikamız kesinlikle kararlılıkla sürdürülmeli ve batılı emperyalist güçlerin aynen Suriye ve Irak'ta yaptığı gibi Libya'yı petrolü için bölünmesine izin vermemelidir. Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Sayın Sarraç'ın da ülkemize karşı olan olumlu tutumu ile bu süreci en sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca geçtiğimiz günlerde Arap Ligi olarak adlandırılan sözde Arap ülkeler birliği Türkiye'nin Libya iç işlerine karışmasına tepki göstermişti. Henüz kendi ülkelerine söz geçiremeyen, kendi başlarına karar dahi alamayan, Amerikan mandası konumunda olan, demokratik yollarla seçilmiş ancak darbe ile devrilen ülkeler ve liderler karşısında sessiz kalan bu birliğe tek sözümüz şudur ki; Türkiye asla haksız olduğu yerde durmaz. Osmanlı Devleti'nden bu yana her zaman sulh ve adalet ile süregelen devlet anlayışımız bugün Libya gibi tüm mazlum ülkeler için de geçerlidir.
Değinmek istediğim bir diğer konu ise askeri darbe yönetimlerinden kalma olan, halen daha ülkemizde Adalet ilkesine aykırı olan yüzde on seçim barajı hakkındadır.
% 10'luk seçim barajı adalet ilkesine aykırıdır ve halkın iradesinin tecellisine karşı en büyük engeldir. Askeri darbe yönetimlerinden kalma olan bu yüzde 10'luk seçim barajı sebebiyle 5 milyon oy alan bir parti dahi mecliste temsil hakkını elde edemiyor. böylelikle 5 milyon oy almış bir partinin milletvekillerini barajı geçmiş olan partiler alıyor.
Diğer bir yandan 2002 seçimlerinde oyların 3'te 1'ini alan bir parti mecliste 3'te 2'sini oranında temsil hakkını elde edebiliyor. Bugün gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen hatta gelişmekte olan ülkeler olarak da nitelendirilen ülkelerde dahi görülmeyen seçmenin tercihleri ve millet iradesinin önüne set çekilmesi manasını taşıyan Bu uygulamanın bir an evvel terk edilmesi gerekmektedir. Yeniden Refah Partisi olarak bu adaletsiz ve mantıksız millet iradesini, temsilde adalet ilkesini hiçe sayan uygulamanın bir an evvel kaldırılmasını seçim barajı'nın hiç olmazsa %5'e indirilmesini talep ediyoruz.
Son olarak ülkemizin bir diğer gündem maddesi ise yüzyıllardır fethin sembolü olan Ayasofya Camii'nin açılma polemiğidir. Bizler Yeniden Refah Partililer, Milli Görüşçüler olarak kim açarsa açsın yeter ki açılsın, bu hasret ve matem bitsin istiyoruz.
Bugün iktidarda Tayyip bey var o açarsa da destek veririz devlet bey'de açsa destek veririz Kemal bey de açsa destek veririz. Zira yapılan polemiğin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde CHP milletvekilinin Ayasofya'nın yanında Sultanahmet Camii'nin de müze olması gerektiğini söyleyen açıklamalarını talihsizlik olarak nitelendiriyorum. dedi.