Engellilerle ilgili olan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ile 10-16 Mayıs tarihleri arasındaki Türkiye Engelliler Haftasının adları değiştirilse yeridir…
Ya 3 Aralık Dünya Engellenenler Günü ile Türkiye Engellenenler Haftası şeklinde ya da 3 Aralık Dünya Engelleyenler Günü ile Türkiye Engelleyenler Haftası şeklinde olmalı diye düşünüyorum…
Neden mi böyle düşünüyorum…
Baksanıza engellilerle ilgili bu günlerde asıl konuşması gerekenlerden çok engellileri hayatın her alanında engelleyenler konuşuyor…
Bunlar arasında seçilmiş siyasiler mi dersiniz, atanmış idareciler mi dersiniz kimler yok ki…
Sorunu yaşayan engelliler dışında herkes konuşuyor…
Sorunlara çözüm üretmesi gerekirken çözümsüzlüğü yaşatanlar konuşuyor…
Yapılan konuşmalardan bir tanesi de farklı olsa bari…
Neredeyse aynı kalemden çıkmış gibi olan konuşmaları yaparlar…
El insaf bari birkaç kelimede sizler ekleseniz ya da ne bileyim noktasını virgülünü değiştirseniz elinize mi yapışacak…
Artık her yıl aynı cak’lı, cek’li, cuk’lu konuşmaları dinlemekten gına geliyor…
Sadece bu konuşmalardan mı gına geliyor sanıyorsunuz ki?
Ya şu sözlere ne dersiniz…
“Sevgi her engeli aşar”, “En büyük engel sevgisizliktir”, “Sevgi engel tanımaz” ve benzeri gibi sloganların yer aldığı paylaşımları hemen hemen her alanda görmek mümkündür…
Bu sözlerin yer aldığı konuşmaları her duyduğumda ya da sloganlı afişleri gördüğümde hemen aklıma Ferhat ile Şirin’in öyküsü gelir…
Eminim ki bu öyküyle engellilerin ne alakası var diyeceksiniz?
Anlatayım sizlere…
Bilmem sizlerde farkında mısınız? Engellilerle ilgili bu günler geldiğinde ya da konular medyada yer aldığında bu ülkedeki her insan bir engelli sever olur ki sormayın…
Aslında normalde de severler ancak bu günler geldiğinde ya da bu konular medyada yer aldığında insanlar daha hassas olurlar ve daha çok severler...
O kadar çok severler, o kadar çok severler ki bu sevgilerini anlatacak kelime bulamazlar… Çok sevmelerinden dolayı bizleri yere göğe sığdıramazlar...
Sevenlerin başında ise kimlerin geldiğini tahmin edersiniz…
Evet, sizlerinde anladığı gibi seçilmiş olan siyasilerle atanmış olan idareciler gelmektedir…
İşin tuhafı engellileri bu kadar çok sevenler aynı zamanda da o kadar çok sorun yaşamalarına neden olan kişilerin olmasıdır…
İnanınki hangi toplantıda hangi programda aşırı sevgi sözleri ve ilgi gösterileri yapanları görecek olursanız bilin ki bunları yapanlar vurdumduymazlıkları ile ihmalkârlıklarını örtbas ederek vicdanlarını rahatlatmak için yapan kişilerdir…
“Sevgi her engeli aşar” diyen bu kişilerin unuttuğu ya da göz ardı ettiği nokta ise bu toplumun yüzde 12.29’unu engellilerin oluşturduğunu, bu engellilerin hala çözüme kavuşturulmayan yasal ve Anayasal hakları arasında eğitim, sağlık, istihdam, sosyal güvenlik ve benzeri gibi başta olmak üzere erişilebilirlik ile ulaşılabilirlik sorunlarının yaşanmaya devam ettiğidir.
Uygulanmayan ve verilmeyen yasal ve Anayasal haklarının, yaratılmayan fırsat eşitliğinin devam ettiğidir.
İşte bu tür kişilerin sözlerini her duyduğumda içimden “Sevgi her engeli aşmaz efendim, aşmaz… Sevgi her engeli aşmış olsaydı bizler bu sorunları yaşamazdık.” diyorum…
Ferhat, Şirin’in sevgisi yüzünden dağları delip aşarken engellileri bu kadar çok sevenler ise nedense yıllardır ne eğitim kurumlarının aşılmaz merdivenlerini, ne yollardaki kaldırımları, ne geçilmez kapıları, ne binilip inilmeyecek toplu taşıma araçlarını ne de diğer yüzlerde engeli aşamadılar…
Şimdi sizler söyleyiverin haksız mıyım?
Ya 3 Aralık Dünya Engellenenler Günü ile Türkiye Engellenenler Haftası şeklinde ya da 3 Aralık Dünya Engelleyenler Günü ile Türkiye Engelleyenler Haftası şeklinde olmalı diye düşünüyorum…
Neden mi böyle düşünüyorum…
Baksanıza engellilerle ilgili bu günlerde asıl konuşması gerekenlerden çok engellileri hayatın her alanında engelleyenler konuşuyor…
Bunlar arasında seçilmiş siyasiler mi dersiniz, atanmış idareciler mi dersiniz kimler yok ki…
Sorunu yaşayan engelliler dışında herkes konuşuyor…
Sorunlara çözüm üretmesi gerekirken çözümsüzlüğü yaşatanlar konuşuyor…
Yapılan konuşmalardan bir tanesi de farklı olsa bari…
Neredeyse aynı kalemden çıkmış gibi olan konuşmaları yaparlar…
El insaf bari birkaç kelimede sizler ekleseniz ya da ne bileyim noktasını virgülünü değiştirseniz elinize mi yapışacak…
Artık her yıl aynı cak’lı, cek’li, cuk’lu konuşmaları dinlemekten gına geliyor…
Sadece bu konuşmalardan mı gına geliyor sanıyorsunuz ki?
Ya şu sözlere ne dersiniz…
“Sevgi her engeli aşar”, “En büyük engel sevgisizliktir”, “Sevgi engel tanımaz” ve benzeri gibi sloganların yer aldığı paylaşımları hemen hemen her alanda görmek mümkündür…
Bu sözlerin yer aldığı konuşmaları her duyduğumda ya da sloganlı afişleri gördüğümde hemen aklıma Ferhat ile Şirin’in öyküsü gelir…
Eminim ki bu öyküyle engellilerin ne alakası var diyeceksiniz?
Anlatayım sizlere…
Bilmem sizlerde farkında mısınız? Engellilerle ilgili bu günler geldiğinde ya da konular medyada yer aldığında bu ülkedeki her insan bir engelli sever olur ki sormayın…
Aslında normalde de severler ancak bu günler geldiğinde ya da bu konular medyada yer aldığında insanlar daha hassas olurlar ve daha çok severler...
O kadar çok severler, o kadar çok severler ki bu sevgilerini anlatacak kelime bulamazlar… Çok sevmelerinden dolayı bizleri yere göğe sığdıramazlar...
Sevenlerin başında ise kimlerin geldiğini tahmin edersiniz…
Evet, sizlerinde anladığı gibi seçilmiş olan siyasilerle atanmış olan idareciler gelmektedir…
İşin tuhafı engellileri bu kadar çok sevenler aynı zamanda da o kadar çok sorun yaşamalarına neden olan kişilerin olmasıdır…
İnanınki hangi toplantıda hangi programda aşırı sevgi sözleri ve ilgi gösterileri yapanları görecek olursanız bilin ki bunları yapanlar vurdumduymazlıkları ile ihmalkârlıklarını örtbas ederek vicdanlarını rahatlatmak için yapan kişilerdir…
“Sevgi her engeli aşar” diyen bu kişilerin unuttuğu ya da göz ardı ettiği nokta ise bu toplumun yüzde 12.29’unu engellilerin oluşturduğunu, bu engellilerin hala çözüme kavuşturulmayan yasal ve Anayasal hakları arasında eğitim, sağlık, istihdam, sosyal güvenlik ve benzeri gibi başta olmak üzere erişilebilirlik ile ulaşılabilirlik sorunlarının yaşanmaya devam ettiğidir.
Uygulanmayan ve verilmeyen yasal ve Anayasal haklarının, yaratılmayan fırsat eşitliğinin devam ettiğidir.
İşte bu tür kişilerin sözlerini her duyduğumda içimden “Sevgi her engeli aşmaz efendim, aşmaz… Sevgi her engeli aşmış olsaydı bizler bu sorunları yaşamazdık.” diyorum…
Ferhat, Şirin’in sevgisi yüzünden dağları delip aşarken engellileri bu kadar çok sevenler ise nedense yıllardır ne eğitim kurumlarının aşılmaz merdivenlerini, ne yollardaki kaldırımları, ne geçilmez kapıları, ne binilip inilmeyecek toplu taşıma araçlarını ne de diğer yüzlerde engeli aşamadılar…
Şimdi sizler söyleyiverin haksız mıyım?