Hepimiz takip ediyoruz Akdeniz’de kılıçlar çekildi. Hemen hemen tüm dünya devletleri ne kadar siyasi ve askeri gücü varsa Akdeniz’e geliyor. Söylenenlere göre Akdeniz de ki hidro karbon, petrol, doğal gaz rezervleri dünyamızı yeniden dizayn edecek boyutlarda.
Durum böyle olunca da binlerce kilometre uzakta olan bir yolunu bulup geliyor. En önde de Fransa var. Avrupa birliği özellikle toy bir kravatlıyı sürüyor adeta meydana.
Suriye’de PYD-PKK gibi terör örgütlerine destekleyip onların kazdıkları tünellerin çimentosunu demirini veren kim acaba?
Tabi ki, kravatlı ve uzun bacaklı sözde medeni ve bize dost görünen ülkeler.
Dün Fas’ı, Cezayir’i sömüren kravatlılar en son Lübnan'da ki patlamada kendilerini gösterdiler. Enkazların arasında boy boy fotoğraf veriyorlardı. Hani ne derler ya katil cinayet mahalline mutlaka geri döner. O misalden.
Düne kadar Hizbullah bir terör örgütüdür diyen Fransızlar, bugün ise Hizbullah Meclisin olmazsa olmaz bir yerindedir diyerek iki yüzlülük yapıyor. Şu Fransızlar var ya kendi ülkelerini geleceği ve halklarının refahı için iş birliği yapmayacaklara hiçbir örgüt ve kurum yoktur dur.
Son dönemdeki atılımlarımız karşısında baktılar ki olmayacak, Yunanistan gibi çapsız güçsüz bir yem attılar meydana ve kışkırtmaya başladılar bize. Baktılar ki olmayacak Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaklar. Olympos’un çocukları meydanda.
Peki biliyor muyuz bu monşerleri, Fransızları. Cemaliyle evvellerini hatırlayabiliyor muyuz?
Aslında bu soruna cevap vermeden evvel bizim kendimizi tanımamız gerekiyor. Bu coğrafyanın çocuklarının kendilerini, tarihlerini, geçmişlerini bilmeleri gerekiyor. Tarihimizi 1923 de başladığını kabul ederek, Fatihi, Kanuni’yi, Barbaros’u, Çengiz hanı, Metehan tanımaz isek. Mücevher sandığının üzerine oturarak dilencilik yapıyoruz farkında değiliz demektir.
Şimdi oku ve düşün. Sana senin kim oluğun anlatayım. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asıl kanda mevcuttur. Ne demektir onu anlatayım sana. Yıl 1562 Fransız kralı Fransua, Kanuniye bir mektup yazarak kendini ve ülkesi için yardım talep eder. Kanuni de Fransuaya bir mektupla cevap verir. Mektuptaki konumlandırmaya dikkat etmenizi rica ediyorum. Ben ki Sultanlar Sultanı Hakanlar Hakanı eALLAH’ın Yer Yüzündeki Halifesi, Sultanlardan taç çıkartan, Sultanlara Taç giydiren, Akdenizin, Karadeniz’in, Yemenin, Kudüs’ün, Mekke’nin, Medine’nin ve nice sınırların padişahi Sultan Bayatız Hanın torunu, Sultan Selim Hanın Oğlu Sultan Süleyman Hanım ben sen ki, Fransa eyaletinin kralı Fransua’sın. Hükümdarların sığındığı kapıma elçimizle haber gönderip, düşmanlardan saklandığınızı ve şu anda hapiste olduğunuzu beyan etmişsiniz. Düşmanlarınızdan kurtulmak için bizden yardım talep etmişsiniz.
Hapiste olmanız hayret bir şey değildir. Atalarımız gibi bizlerde cenkten cenke at sırtında dolaşırız elbette. Bundan sonra ne yapacağımızı elçinizden öğrenebilirsiniz.
Değerli okurlarım üsluba bakın. Biz böyle bir atanın ve iradenin ve atanın torunlarıyız. 497 yıl sonra Akdeniz’de bu millet gözünü kararmış ve masaya sertçe yumruğunu koymuştur.
Bu arada Papa bir açıklamaya yapmış her ne hikmetse. Bir tweet atmış. Akdeniz’de birlik istemiş. Bu çağrı beni ilgilendirmiyor. Resmen bir Haçlı birliği için davet etmiştir. Dün Haçlılara ne yaptıysak bugün Akdeniz’de de aynı duruşu sergilemeye hazırdır.
Unutmayalım ki LA GALİBE İLLALLAH.