Sevgili okurlarım; dünyada düzenlerin tamamen değiştiği ve çok hızla seyrettiği bir süreçten geçiyoruz.
Bir yandan covid-19 salgını ile mücadele ederken dünya, özelde ülkemiz gündeminde de sıkıntılı durumlar peş peşe geliyor.
Covid-19 ile mücadelede çok başarılı bir dönemi geçiren ve hala dikkat ve tedbirlerle bu süreci en az hasırla atlatmaya çalışan ülkemiz. Karadeniz de yıllar sonra bulunan doğal gezin mutluluğu yaşayamadan, Akdeniz ve Ege denizinde 12 mil sıkıntılı ve adalar sorunu ile bir girdabın içine çekilmek isteniyor.
Avrupa ülkelerinin oyunlarına oyunla cevap veren ve en akılcı dış siyaseti yürüten, yürütmeye çalışan ülke idarecilerimiz. Dünya ile siyasi ve fikri mücadele ederken. Türk milleti olarak bu siyaseti görmek ve tavrımızı hiçbir siyasi ve etnik ayrılıklarımıza takmadan vatan için bir bütün olduğumu göstermek zorundayız.
Dün 15 Temmuz’da gösterdiğimiz birlikteliği bugünde göstermek zorundayız. Çünkü, dünya artık Avrupa ülkeleri ve ABD ekseninde birilerinin masada yazdığı gibi dönmüyor, artık dünya kendine biçilen bazı rolleri kabullenmek istemiyor. Bu noktada dağılma noktasına gelen birliğin karşısında yeni ve daha güçlü bir topluluk kurulması gerekiyor. İçerinde etkin rol alacak olan Türkiye bu nedenle bazı dünya ülkelerini rahatsız ediyor.
Bugün Türkiye, Çin ve Rusya üçgeninde, yeni dünya düzeninin temelleri atılmaya başlamıştır. Bu durumu bizlerden önce ön gören bazı ülkeler tabii olarak güç dengesinin ellerinden gideceği korusuyla neyi, nasıl yapacağını bilmeksizin çırpınmaktadır. Yüz yıla yakın zamandır dünyamızda söz sahibi ve maliyeni tabirle ağa olan bazı ülkelerin ağalığı elden gitmek üzere ve ağalıklarının bitmesi gerekmektedir. BU yıkılışın onlardaki kendilerince haklı sancılarına karşılık, yeni dünya düzeninde söz sahibi olmaya niyetli ülkemizin, halkımızın bu sürece karşı gösterdiği yabancılaşmalı anlamak noktasında zorluk çekiyorum.
Zalim zalimliği yapmakla yükümlü, lakin onların zalimliği mazlumların birliği ve dik duruşuyla bitecektir.
Bugün, yarın ve her daim bir ve bütün olmak zorundayız. Siyasi tercihlerimiz, fikirlerimiz, beklentilerim farklı farklı olsa da bugün mevzuu vatandır. Türkiye’dir. Bu Türkiye de tüm mozaik yapısıyla bizimdir. Bizim olarak kalacak ve hep bizim olacaktır. Yeter ki, bu bilinç ve hassasiyetimizi kaybetmeyelim ve her an taze ve canlı tutalım.
Dünyayı, Türkiye’yi, Gündemi, Suni gündem oluşturma heveslilerine uymadan güzel ve hakkaniyetli okuyabilelim.
Çok daha güzel yarınlarda buluşabilmek ümidi selam, muhabbet ve daim dua ile….