Uzun zaman oldu, hemde çok uzun zaman oldu...
Gazete ya da site için bir köşe yazısı yazmayalı...
Açıkçası babamı kaybettikten sonra onu anlatan bir köşe yazısı yazıp, bu derin kederle çekilmiştim köşeme! Yeniden kalemi elime alıp bir köşe yazısı yazma isteğim de oldukça hasara uğramıştı. Zaten bu süreçte de hem zor günler, hem de tempolu ve bol koşuşturmalı günler yüklenmişti heybeme!
Fakat benim bu günlerde içimde yeniden bir coşku uyandıran en etken hadiselerden biri, müzik ve sanat adına gerçekleşen ihtişamlı bir cemiyet konseriydi. Koro da yer almanın verdiği mutluluk bir yana, uzun zaman sonra pandemi gibi bir takım sıkıntıların ardından müzik buluşması yaşamak hem bana hem de gördüm ki herkese çok iyi geldi. Malatya Musiki Cemiyeti kurul ve koro üyesi olarak katılma şansı bulduğum bu ilk konserdi. Daha önce hazırlanmama rağmen kısmet olmamıştı. Bu muhteşem keyif veren akşamın yıldızı dillere destan olmuş besteleri ve güzel sesiyle Amir Ateş, eşsiz bir ruhla koroya hakim olan şef; Mehmet Zeki Giray ve Cemiyetimizin değerli başkanı, emektarı Mehmet Tunç Yıldırım, sonrasında da müziğe gönlünü vermiş bütün kıymetli arkadaşlarımdı.
Amir Ateş, kendisinin de seslendirdiği bir kaç bestesiyle hepimizi tesiri altına aldı. Orada bir kez daha anladım ki, eksiğimiz buydu bizim. Ruhumuz da ve kalbimiz de sanata, sanatçıya, kültüre ve edebiyata büyük bir açlıkla yaşıyoruz. O koca boşluğu olmadık oyunlara kurban ediyoruz ve bizi birbirimize yakınlaştıracak, ısıtacak bu sıcaklığı kaybediyoruz. Hatta bir diğerini ötekileştirmekten sevmeye, kabul etmeye vakit bulamıyoruz. Ruhumuzu sıkan, kalbimize sıkıntı veren haberler, tv programlarıyla dolup taştı her yanımız. Bir yanımız Müge Anlı'nın ''Sinan'' hadisesi hakkın da konuşurken, büyük bir kısmımız da ekonomik krizden yakınmakla meşgul. Asıl ihtiyaç sahiplerinin de ekonomiden haberi hiç yok desem bilmem bana inanır mısınız?! Neyse bu konular buranın mevzusu değil bu güzel konser gecesi için şunu söylemeliyim ki, hayatımız da neyi konuşursak onu çoğaltırız!
O zaman soruyorum size; hiç mi güzel şeylere kendimizi layık bulupta onları konuşup, yaşayıp çoğaltmayız?
Aslında o kadar çok olumsuz gündem başlığı var ki, yazıp anlatıp eleştirecek. İnanın artık çanak tutmakla aynı şey desem belki bazısı bana gülerken, bazısı da katılıverecek!
Sözüm yok işini yapmaya çalışana fakat söyler misiniz bunları izleyince ülke mi düzelecek?! Bir yandan sanat, müzik kanağlıyor, bir yandan insanlık can çekişiyor!
Kalem ne yapsın elbette küsüp köşesine çekilecek!
Derdim kimselere taş atmak, laf yetiştirmek değil benim. Benim derdim böyle güzellikleri kim daha çok farkedip alıpta layık olduğu dillere, pelesenk edecek!? Kim sanata, sanatçıya, emekçiye hakettiği değeri verecek? Gündemden düşmeyen korku, endişe, güvensizlik oluşturan bir takım olaylar ya da haberler yerine bu topluma ilaç olup onu iyileştirecek güzelliklere daha çok yer vermek gerek.
Yoksa bana sormayın tam iki buçuk saat ayakta sabit kalıp tabanlarımın ağrısıyla uyumaktan hiç gocunmadım. Hepsi sanata, sanatçıya, müziğe aşık ruhumdan ileri gelir o konuyu tartışmayacağım.
Sözün özü şu ki; Bize bu hadiseler iyi gelecek. Ruhumuzu ve kalbimizi dinlendirip bizi sakinleştirecek. Birbirimize yakın edip samimiyetimizi güçlendirecek. Herkesin gözlerinde gördüğüm ışıltı ve mutluluk ifadeleri, dudaklarda ki övgü ve beğeni sözcükleri. Ne olur yani biraz da bunlardan beslenip zehirlensek!?!
Sözlerimi noktalarken söylemeliyim ki; bana uzun zaman sonra yaz dedirten bu keyifli ve coşkulu akşamın mimarı ve emektarı Malatya Musiki Cemiyeti aileme ve bizleri sizlerle buluşturan Battalgazi Belediyesi aileme çok teşekkür ederim.
Daha çok sanatı, sanatçıyı, başarıyı ve mutluluğu yazdığımız, paylaştığımız ve anlattığımız nice güzel konserler ve nice güzel hadiselerle dolup taşsın hem şehrim, hem ülkem dilerim...