Kim John Payne'in Daha Sade Bir Hayat kitabında şöyle der;
Çok fazla seçenek ile karşı karşıya bırakılan çocuklar, ellerindekinin değerini bilmezler ve her zaman elde edilmesi zor şeylerin peşinden koşarlar.
Daha önce de yazdığım ''yoksunluktan mahrum olmak'' adlı makalemde de bahsettiğim gibi. Her istediğine kolayca ulaşabilen çocuğun doyumsuzluğu kadar büyük bir tehlikenin olmaması.
Hali hazırda pandemi sürecinde ki tüketime dikkat çekmek istedim aslında. Bu süreçte ekolojik yaşamı benimsememiz gerektiğini belirtsekte maalesef, bu süreç tüketimi hayli artırdı. Kapitalizm bizi bu acı tabloya sürüklüyor ve gelecekte de yalnızca tüketen birer birey olmaktan başka şans da bırakmıyor gibi.
Tüm bunların yanında tüketime psikolojik etkinin de göz ardı edilemez oluşu ve temel nedeni ise mutluluk gibi görünse de, uzun vaade de yozlaşan bir toplum...
Kapitalizm bize tam olarak çok fazla seçenek sunar; Üretimi ve tüketimi canlı tutmak isteyen bir sistemin yalnızca tüketen kısmında olmak ne kadar sağlıklı olabilir ki!
İhtiyacımız olmayan herşeyin ihtiyaç haline getirilmesi ve doyumsuzluğa ulaşan bir toplum sizce de bunu hayatının her alanına taşımaz mı?
Bu süreçte de açlık bilincinin hafızalarımıza iyice kazınıyor oluşu, durumu daha da vahim hale getirecek elbette ki. Sürekli bunu da al, şunu da al diye kitle iletişim araçlarına empoze edilen reklemların evde oturmaktan sıkılmış bireylere ne kadar cazip geldiği de hayatını kaybeden kuryelerimizin sayısından belli oluyor olmalı.
Bütün bunlara en güzel örneği size Diderot etkisiyle vermeliyim; Ünlü Fransız filozof Denis Diderot uzun yıllar yoksulluk içinde yaşamış ve sonunda bütün hayatını değiştiren göz kamaştırıcı bir kırmızı sabahlığı kendine alacak bir iş yapabilmiştir. Ancak eski giyindiği sabahlıklar gibi olmayan ve evin içinde ki herşeyi değersiz durumuna dönüştüren bu sabahlık, Diderota geride kalan bütün eşyaları değiştirme gereksinimi hissettirmiş ve Diderot bütün herşeyini o sabahlıktan sonra yenilemiştir. O günden sonra en sevdiği şeyi sabahlığı olan Diderot, efendisi olduğu sabahlığın yalnızca kölesi olmuştur. Bu yüzden kapitalizme verilecek en güzel örnek Diderot etkisidir diye düşünüyorum.
Hepimiz bu sürecin bize katkısı olacak diye düşünsek ve ders alırız zannetsekte maalesef daha çok tüketime dayalı bir yeni nesle hazır olmalı. Her istediğimizi alıyor olabilmek bir lüks değil, daha az haz ve daha çok mutsuzluk demektir. Üstelik aynı zamanda da karşı konulamaz bir kölelik...