Bu günlerde insan gibi yaşamak hasta...
Dayanmaz buna yüreğim, yazmakta beyhude bir çaba...
Şimdi şuanda acının başka bir çerçevesinden bakıyorum, hatta içinden geçiyorum. Her bir ranzasında başka bir hikaye saklayan çadır kentteyim. İlk görev günüm ve görev için döndüm ana yurda. Yüreğim yerinden sökülüyor sanki geldiğimiz bu son duruma.
Kimin için ne yapabilirim endişesiyle sarmalanmış, kaygı dolu başımı alıp geldim fakat baktığım manzara çaresizliği haykırıyor suratıma.
Banyo sırası, tıraş sırası, bir takım yiyecek ve giyecekler gibi bir dolu temel ihtiyaçların lükse dönüştüğü çadır kentimizde, bende birinin ihtiyacını dile getirmesine yardımcı olurum da karşılanır diye oturtuldum masaya. Fakat oturamadım dolaştım tek tek ranzaları dinledim, ağladım, sarıldım hemşehirli kader ortaklarıma. Halden anlamak neymiş bende yaşadım iliklerime kadar burada. Çok şeyi de farketme fırsatım oldu kıymetli bir hocamın eski öğrencisi olduğumu farkedip beni gezdirmeye başlamasından sonra. Kendisi depremzedelere psikolojik destek verirken bana eşlik et sende gözlemlersin sorunları dinlersin kalemi eline alınca yazacak şeylerin olur dedi. Sağolsun çadırın kapısından içeriye girdiğim andan itibaren yüreğimin sıkışmasına bir teselli gibi geldi bu ziyaret aslında. Birşey yapamadım ama en azından sarıldım ve moral verebildim onlara. Herkeste bir belirsizlik, kimin de ümitsizlik ve kiminde de hayranlık bırakan gülümsemeler kaldı hafızamda. Aslında hiçbirinin daha önce derdi yokmuş bir çoğu bunu anlamış bana kalırsa.
Daha önce neye üzüldüğünü unutur mu insan? Unutmuşlar. O kadar güzel imkanlar içinde olduğumuzu insan gibi yaşarken anlamak pek mümkün değilmiş bana kalırsa. Çünkü bu günlerde insan gibi yaşamak kara borsa. Dinlerken kulaklarım, bakarken gözlerim utandı ve insan yanlarım kıvranıp durdu bu yokluğa. Göğsüme dolan kasvetten ruhum sıkışıp kaldı. Hayattasınız şükredin ya da ölenlerden şanslısınız demek suç sayılmalı burada. Yalnızca bir hayatta kalma çabası işte, yoksa yaşamak yük şimdilik bu insanlara. Ben de bir depremzedeyim ve benim de düzenim bozuldu alt üst oldum fakat burası başka. Burada kendimi hatırlamak sığmıyor vicdanıma. Burada ki yaşamı görünce iliklerine kadar yaralanıyor insan aslında.
Ne idik ne olduk demek değil! Ne oldum da değil, ne olacağım demeliymiş insan birazda...
Mübarek günlerde geldi sonunda ve bir Ramazan sevincini dahi yaşayamadık ağız tadıyla. Oysa ne kıymetliymiş rutinlerimiz, ne kadar çok şeye sahipmişiz uyuyup uyanabildiğimiz yatağımız ve yiyip içtiğimiz iftar sofralarımızla. Gece davul sesiyle kızarak uyandığımız sahurlarımız, akşama yetişme telaşımız... Dedim ya bu günler de insan gibi yaşamak en çok arananlarda ilk sırada...
Çadır kentte ki hayatı izlerken imkanı olup biryerlere gidip sığmaya çalışanları da söylemeden geçemeyeceğim valla... Herkes ne kadar iyi, ne kadar çok yardımsever, misafirperver eş, dot, akraba... Hala sahip olduğumuz güzellikleri görünce umudunu diri tutuyor insan az da olsa. Fakat biliyorum ki misafirlikle gitmek başka, belirsizlikle gitmek çok ar geldi benim yurdumun güzel insanlarına. Kendilerini yük gibi hissetmemek için direniyorlar onlarda. İnsan gibi yaşamak elimizden kayıp gittiği günden beri, insanlık bir hayli hasta. Hele de gözünü toprağında açmış, yaşını başını almış, öyle kolay kolay da memleketinden çıkmayan büyüklerimizin yürekleri hayli yaralandı bu vurgunda. Enkazdan kalanlarını almak için çağırılıp gelerek tekrar yaralananlar mı dersin, gittiği yere yakışmayıp gelip tutunmaya çalışanlar mı!
Benim sıralamayla bitiremeyeceğim yüzlerce mağduriyet var burada. Peki insan olmak ve insan gibi yaşamak nedir biri tanımını yaparsa, bunca olanın insanlık dışı olduğu gerçeğini kaldırabilecek mi sözüm ona bu duruma gelmemize katkısı olmuş olanlar da?
Yazıyoruz işte biz, elimiz kalem tutacak güce geldikçe buradan da inşallah bir faydası, bir katkısı olur insanlığa. Herşeyin reklamını çok iyi yapabilmemiz dışında da birgün hakikaten çok iyi olmayı diliyorum ben. İnsan gibi yaşamanın herkesin hakkı olduğunu anladığı ve bunun için evini yapan müteahhite, yada imara, kata izin vermeyen Belediye Başkanına teşekkür etmek zorunda kalmadığı güvenli ve ahlaklı bir hayat diliyorum insan gibi yaşamanın ne demek olduğunu anlamış olanlara..
Çünkü biz hakkımız olanı bir lütuf gibi görmeye devam ettikçe, daha çok yaşayacağız haketmediklerimizi bana kalırsa...