Aslında içimize atılıyor bu dinamitler...
Ama sesimiz o kadar yüksek ki Vallahi duyulmuyor o sesler...
Ruhumuz paramparça!
Bir şehri yıkmak, yeniden inşaa etmek konuşuluyor bütün televizyon kanallarında. Hem zor bir süreç hemde ümitvari değil mi esasında!
Ayakta ölen beton yığınlarıyla, insanlıkta öldü defalarca.
Yazmayayım, kalem oynatmayayım iyi olacak diyorum ama olanları olmamış gibi sayamıyorum affedin.
Koca bir bilinmezliğin içinde memleketim ilk günden bu yana. Giderek büyük boşluklara bırakıyor yerini ihtişamlı binalar. Binbir umutla, hevesle ve pektabi zorlukla dişinden tırnağından artırıp aldıkları yuvaların yıkımını izlemek umutları alıp attı bir kenara.
Evet şükürler olsun ki canlar sağ...
Sorun bakalım o insanlara, kalmakta kolay mı acaba!?!...
Buna şükür Amenna; Şükür eksilmez parçamız olmalı zaten yaşadığımız her anda. Fakat kolay değil, bu insanların akıl ve ruh sağlığı nasıl acaba? Hala bir eve doluşup başkasının evinde kalan ve kendini fazlalık hisseden insanlar var. Ekonomik sıkıntıların baş gösterdiği bir takım zorluklar, üstelik bununla birlikte kopan bağlar, artan huzursuzluklar ve giderek kötüleşen aile yapıları var.
Siz de dilinizi biraz tutsanız ya!!!
Daha da zorlaştırmaktan başka ne işe yarıyor bu yaydığınız enerji acaba?!
İyice olanı konuşup çoğaltmaktansa az sabretseniz, az yapılanı değersizleştirip baltalamasanız mesela!
Yorulduk! Yordunuz daha da!
Duymak istemiyorum ''bu memleketten olmaz'' diye bir ses daha. Konuşturacaksanız vicdanlarınızı, insanlıklarınızı konuşturun. Elinizi taşın altına koymayı konuşun. Daha iyisini biliyorsanız buyurun yapın.
Ya hayır konuşun, ya da Allah aşkına azıcık susun!!!
Nefes aldırın nefesi tükenen şu insanlara. Köstek olmayın, destek olun. Moral verin, umut ekin, hayattaysak ümit var sabretmeyi tavsiye edin.
Bu ne keşmekeşlik, bu ne vazgeçmişlik!
Biz değil miydik gittiğimiz hiç bir yere sığmayıp, biran önce yıkık da olsa memleketimize dönmek isteyen?
Böyle mi inanıyorsunuz siz Allah'a!!!
Görevini tamamlayarak ilimizden ayrılan kıymetli eski valimiz Hulusi ŞAHİN çok güzel konuştu son programında. Aynen şöyle söyledi ''Bu şehri siz ayağa kaldıracaksınız, kötüleyerek, yapılanı değersizleştirerek, umutsuz olarak değil'' dedi. Ne güzel geldi kulağıma. Ümitvari konuşan güzel insanlar olsun artık yapmayın ki acımızı da hakkıyla yaşayalım ya da paylaşalım daha da.
Çekip giden canların da çok derdi vardı. Hiç düşündünüz mü onları? Sahip olduğu herşeyi bir anda kaybedip gittiler ve ne dertleri, ne şikayetleri, ne de ertelediği hayalleri kalmadı bu dünya da.
Üzüldüğü, canını sıktığı meseleleri ya da yarına yapılacak çok güzel planları vardı oysa.
Fakat sonuç ortada!
Ama siz hala veryansın, hala şikayet ve hala memnuniyetsizsiniz üstelik bu dünde aynıydı bu topraklarda. Deprem yalnızca bunu körükledi ve daha çok günyüzüne vurdu aslında. Verilene şükretmeyenin daha iyi bir planı varsa konuşmakla kalmayıp yapmalı veya susmalı bana kalırsa.
Diyorum ya çaba!!!
Birlikten kuvvet doğar, konuşarak, değersizleştirerek sonuç düzelmiyor inanın bana. İnanç ve istikrar lazım, sabır lazım, daha çok methanet lazım anlayınsana. Tablo ağır daha da ağırlaştırIyor tavrınız ve üzülüyoruz buna.
Kimsenin birşeyi boşverdiği yok, kimsenin vazgeçtiği de yok. Dilimizle yapıyoruz bunu, yalnızca çok zaman alacak ve sancılı olacak önce bunu kabul etmeli, gayret etmeli daha da. Hala depremler oluyor ve bilmiyoruz bizi ne bekliyor oysa.
Karşılaştığınız her insan acılı ve hepsinin maddi manevi kayıpları var. Birbirimize karşı azıcık daha anlayışlı ve daha hoşgörülü olsak fena mı olur ya!
Bu şehri ayağa kaldıracak aydınlık kalplere ve idrak eden temiz zihinlere ihtiyacımız var bu kadar veryansın fazla.
Elbette görülecek memleketin hali çünkü heryer yaralı ve yıkımlar devam ediyor herşey gün gibi ortada. Sesimizi duyurmak için, derdimizi söylememiz yetecektir. Yapılanlara da lütfen sahip çıkın ve yüreklendirin insanları.
Belki Malatya ya 5- 10 sene verdiler ama;
Bizim iyileşmemiz için, bunu istememiz gerekiyor evvela!!!