Bir acıyı tarif edemem oda evladını kaybeden bir annenin acısını!
Kardeşini kaybeden bir ablanın acısını da bir abla olarak anlayabilirim ancak...
Yalnız bütün bunlar benim bir acıya ortak olmama engel değildi başından beri.
Bundan altı yıl önce pkk terör örgütü tarafından kaçırılan Astsubay Semih Özbey'in kurtulması için verilen mücadeleye şahit oldum bir çok kere. Ablasının gözlerimizin önünde verdiği savaş ve hissettiği acı bütün arkadaşlarım gibi beni de derinden etkilemişti. Arkadaş olmak bir yana insan olmak bile bu acıyı hissetmeye yeterince sebepti. İçlerinde bir umut, belki birgün çıkar gelir diye bekleyen ailesinin yaşama tutunma sebebiydi. Hatta bundan bir kaç yıl önce bütün zorluklar içinde Semih'in ailesine yazdığı o umut dolu mektubun satırları hala hafızamda.
Ancak dün hem Semih'in umudu, hem de onu dört gözle sağsalim gelir diye bekleyen ailesinin umudu sonsuza dek yok edildi. On üç askerimizin haince katledildiği o kara haber geldi. İçlerin de olan Semih Özbey'in acı haberi de büyük bir yasla düştü memleketimin içine...
Bizim içimizi yakan bu acı şimdi onların evlerini ateşe verdi bile.
Tam altı yıl, dile kolay altı yıl ailesinden, sevdiklerinden ve kendi hayatından uzakta bir cehennemi yaşattılar onlara...
En sonunda da bütün hayatlarını ellerinden alıp onları vahşice katlettiler.
Bu acının tarifi yok, izahı yok!!!
Bu acı hepimizin acısı...
Kızgınlık, öfke, keder hepsi karıştı birbirine ama, artık sabır ve ferahlık dilemekten başka yapacak pek birşey de kalmadı...
Hepimizin başı sağ olsun...